Fenomen Yayıncılık

Hesabım

Üye Girişi / Üye Ol

Bayi Girişi / Başvuru

Dinde Hakikat

M. J. Adler

Ürün yorumu yok
Bu Ürünün Kargoya Veriliş Süresi 4 İş Günüdür
           
Ürün Kodu 1140148
Ürün Durumu YENİ
Ürünü Paylaşın
Pinterest Linkedin
    Benzer Ürünler

Yıllardan beri, kültürel çoğulculuğu ve kültürel çoğulculuğun kayıtsız kalamadığı veya ilgilenmesi gereken konulan sınırlandırmaya çalışmaktayım. Bu nedenle bu kitaba, daha önceki tarihlerde verilen üç konferanstan alman pasajları da eklemiş bulunmaktayım. 

 
 Bu konferanslardan birini,1973 yılında Aspen Ensti-tüsü´nde vermiştim. Bu konferansta ele alınan sorun, Uzak Doğu´mın önemli kitaplarının Batı medeniyetinin geleneğin-deki önemli kitaplarla birlikte, Aspen´de verilen seminerler için hazırlanan okuma listesine almıp alınmayacağıydı. Kısaca bu konferans, benim bu soruya kesin bir şekilde verdiğim ´hayır´ cevabımın nedenlerini açıklama çabama dayanmaktadır.
 
 Bu kitaba eklenen ikinci konferans,1978 yılında Tokyo´daki International House´da, büyük işadamlarıyla birlikte yerel üniversitelerden gelen öğretici, bilim adamı ve filozoflardan oluşan bir dinleyici topluluğuna verilmiştir Bu konferansta bazı Uzak Doğu kültürlerinde bulunan şu iki karşıt düşünce arasındaki çatışmalara dinleyicilerin dikkatini çekmeye çalıştım. Bu iki karşıt düşünceden birincisi, Uzak Doğulu insanların, Batı´nın teknolojisine ve bu teknolojinin matematik ve fiziğe dayanan güvenilirliğine inanmaları; ikincisi ise, kendi dinî inançlarına ve pratiklerine bağlı kalmalarıdır. Bu konferansın dinleyicilerine, ´katı mantıkî bölümlerdeki´ (logic-tight compartments) bu iki yükümlülüğe bağlı kalıp kalmadıklarını ve bunların birbirlerine meydan okumalarını engelleyip engellemediklerini; bunun sonucu olarak sıkıntı veren ve açık olan şizofreniden rahatsızlık duyup duymadıklarını sordum. Bu sorunun ardından yapılan tartışmalardan gözlemlediğim şey, onların bu durumdan rahatsız değil hoşnut olduklarıdır.
 
 Bu kitaba eklenen üçüncü konferans, son yirmi beş yılda Aspen´de verdiğim birçok konferansın özeti olsa da, daha sonraki tarihlere aittir. Bu konferansı ilk defa 1989 yılının Temmuz ayında verdim. Bu konferans, özellikle insan doğasının her zaman ve her yerde aynı olduğu ve insan zihninin insanın varoluşundan beri aynı olduğuyla ilgili pasajlardan oluşmaktadır.
 
 1981 yılında Six Great Ideas adlı kitabımda yer alan hakikatle ilgili bölümleri yazarken, çoğulculuğun arzu edildiği beğeni konuları ile çoğulculuğun arzu edilmediği hakikat konulan arasındaki farkı daha da geliştirdim ve felsefe ile dinin beğeni alanına mı yoksa hakikat alanına mı ait olduğu sorusunu ele aldım.
 
 Bu kitapta daha önceki konferanslarda yer almayan yaklaşımları ifade etmek için bazı konular tekrar edildiğinden, daha önceki konferanslara ve Six Great Ideas adlı kitabımda yer alan hakikatle ilgili bölümlere dikkat çekmek istedim.
 
 Bu kitaba ilâve edilen yaklaşımlara dört kitap etki etmiştir. Bu kitaplardan ikisi mitoloji hakkında olup, biri Profesör Wendy Doniger O´Flaherty tarafından yazılan Olher Peoples ´ Myths´, diğeri ise, Profesör Joseph Campbell tarafından yazılan The Inner Reaches of Oııter Space adlı kitaplardır. Her iki kitap da, dinde hakikat problemine yer vermektedir.
 
 Diğer iki kitap ise, hakikatin dinlerdeki çoğulculuğun neresinde bulunduğuyla ilgilidir. Bu kitaplardan biri, Profesör Harvey Cox tarafından yazılan Many Mansions; diğeri ise, Kilise Babası Hans Küng tarafından yazılan
 
 Theology for the Third Millennium: An Ecumenical View adlı kitaptır. O´Flaherty ve Campbell´ın görüşlerini üçüncü bölümde, Cox ve Küng´ün görüşlerini ise dördüncü bölümde ele aldım.
 
 Bu kitaba eklenen üç bölüme ve beni bu kitabi yazmaya yönlendiren nedenlere işaret ederek onun arka planını açıkladıktan sonra, şimdi kitabı oluşturan bölümlerin ana hatlarını belirtmek istiyorum.
 
 Bu kitabın başlığının kapsadığı iki konu, dinlerin çoğulculuğu ve hakikatin birliği konularıdır. Beğeni konularından farklı olan hakikat konularını -düşüncelerin ve tercihlerin farklılığının delilsiz bir şekilde kabul edilmesinin gerekli olduğu konular- ele aldığımız için, birinci bölüme çoğulculuğun sınırları ile başladım. Beğeni konularında tartışma yapılamayacağını ifade eden ´Zevkler ve renkler tartışılmaz´ (De gııstibııs non disputcmdum est) sözünü her insan iyi bilir. Fakat, tartışmamız gereken -yâni, doğru ve yanlış olan şeyle ilgili bir uzlaşmaya ulaşmak için çaba harcamamız gereken- ve hakikatle ilgili olan ´Hakikatle ilgili konular tartışılır´ (De veritate disputandum est) sözünü her insan bilmez.
 
 İkinci bölüm, bir kişinin görüş, doktrin ve inançlarının doğruluğunu iddia ettiği herhangi bir alanda, hakikati aramakla meşgul olmanın temelinde yer alan mantıksal düşünceleri açıklar. Okuyucular bu bölümde, birbiriyle uyuşmaz olan görüş, doktrin ve inançların kabul edilmesinin doğru olabileceğini düşünen bir kişinin düşüncesine karşıt olan hakikatin birliği delili gibi, hakikat konularım beğeni konularından ayırmayı gerektiren konuların da tam bir açıklamasını bulacaklardır.
 
 ´Din ve Mitoloji ile ilgili Bir Çalışma´ şeklinde isimlendirilen üçüncü bölümde, bir din tanımı yapılacak ve günümüzde var olan büyük dünya dinlerini sınıflandırmak için bir kriter teklif edilecektir. Bu dinlerin tümü olmasa da büyük bir kısmı, kendi inançlarının doğru olduğunu -ahlâkî kabullerinin kuralsal veya deskriptif doğruluğunu veya inanca dayalı yükümlülüklerinin olgusal doğruluğunu veya her ikisini- iddia ederler. İnanca dayalı yükümlülükler bazı dinlerde açıkça ifade edilmez; fakat bu dinler her zaman ahlâkî kabullerinin kuralsal doğruluğunu iddia ederek, örtük bir şekilde inanca dayalı yükümlülükleri kabul ederler. Bu bağlamda mitolojinin dinle ilişkisi tartışılır ve bunların farklılığı, şiirsel ve mantıksal, deskriptif veya kuralsal doğruluk arasındaki farkla gösterilir.
 
 Dördüncü bölüm ise, sadece birbirleriyle aynı olan hakikatler gibi, birbirleriyle uyuşmaz olan hakikatlerin -insanların yaşamlarında nasıl davranmaları gerektiğiyle ilgili olan kuralların doğruluğuyla ilgili olduğu gibi, Tanrı, evren ve insan doğasıyla ilgili olan inançları hakkında da-dinlerin çokluğu konusunda, nerede bulunduğu gibi zor bir problemle ilgilidir. Bu noktada, birbirleriyle uyuşmaz olan hakikat iddialarında bulunan dinlerin çokluğuyla ilgili olarak hakikatin birliği rol oynar. Bu kitap, genel cevaplardan ziyade sorulara cevap veren ve sorunları kesin olarak çözmekten ziyade bu sorunları çözmeye çalışan beşinci bölümle sona erer.
 
 Bu kitabı, herhangi bir dünya dininin üyesi olarak değil, bir filozof olarak yazdığımı okuyuculara belirtmeliyim. Bu yüzden bu kitap, diğer dinlere karşı olarak herhangi bir dinin hakikatini savunan apolojetiğin bir bölümü değildir. Yine bu kitap, dinde hakikat problemini çözmeye değil, bu problemi açıklamaya çalışır. Bana göre bu problemin incelenmesi, çözüme doğru bir adım atılmasını sağlar.
 

 

813