EDİTÖRDEN
Bu kitapta her biri birbirinden değerli, alanlarında ileri düzeyde yetkin eğitimciler; eğitim öğretime ve alan yazınına büyük katkılar sağlayarak bizleri onurlandırmışlardır. Bu kapsamda;
Birinci bölümde Burcu MUSLU, Lise Öğrencilerinin Müdürlerine Güveninin İncelenmesi Ve Değerlendirilmesi: İzmir Gazi Anadolu Lisesi Örneklemi,
İkinci bölümde Serkan DEMİR, Özel Yetenekli Öğrencilerin Öz Düzenleme ve Yazma Tutumlarının Geliştirilmes,
Üçüncü bölümde Nagihan UYSAL, Müze Eğitimi,
Dördüncü bölümde, Esra YAZGAN, Bilim ve sanat merkezlerindeki eğitim süreçlerinin işleyişinin Bolman ve Deal’in Dört Çerçeve Modeli Açısından Değerlendirilmesi,
Beşinci bölümde Volkan DURAN ve Derya YÜREĞİLLİ GÖKSU, Akıllı Eğitim Programı Kapsamında AI estekli Metaverse,
Altıncı bölümde Cenk Aybars DERELİ, Eğitim Örgütlerinde Liderlik Tarzlarının Öğretmen Motivasyonuna Etkisi,
Yedinci bölümde Kubilay KOLUKIRIK, Türk Müziği Kompozisyon Eğitimi,
Sekizinci bölümde Özkan APAYDIN, Ritim Eğitimi Destekli Müzik Eğitiminin Ortaokul Kademesindeki Öğrencilerin Tutumlarına Etkisi,
Dokuzuncu bölümde, Erhan ŞAHİN, Özel Yetenekli Öğrencilerin Eleştirel Düşünme Becerilerinin Geliştirilmesinde Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme Yaklaşımının Kullanılması,
Onuncu bölümde Derya YÜREĞİLLİ GÖKSU ve Yücel GELİŞLİ, Ortaokul 5. Sınıf Öğrencilerinin İngilizce Dersinde Uygulanan Ters Yüz Sınıflar (flipped classroom) Uygulamasına İlişkin Yansıtıcı Günlüklerinin Değerlendirilmesi,
Başlıklı çalışmaları ile kitabımıza katkı sunmuşlardır.
Kitabımızın ülkemize, araştırmacılara, eğitimcilere ve meraklılarına faydalı olmasını temenni ediyor; tüm hocalarımıza ve Fenomen Yayınevi emekçilerine teşekkür ediyorum.
Eğitim, bizim için hayat meselesidir.
ÖN SÖZ
Bir ulusun gelişmesinde, evrensel ahlâk ilkelerini benimsemesinde ve bilinçli, kültürlü, sağlıklı bir topluma dönüşmesinde en önemli unsur eğitimdir. Nitelikli bir eğitim; toplumun, çocukların, yetişkinlerin, tarımın, sanayinin ve ilişkilerin de nitelikli olması demektir. Türkiye’de, Milli Eğitim Bakanlığı ve ilgili karar organlarının 2005 yılından itibaren yapılandırmacı eğitim anlayışına geçmek için eğitim politikalarında değişime gittiği görülmektedir. Bu değişiklik; merkezde öğretmenin yer aldığı klasik eğitim öğretim anlayışından, öğrencinin merkeze alındığı bir anlayışa geçilmeye çalışıldığı esaslı bir değişimi öngörmektedir. Bilgiyi veren öğretmen yerine, bilgiyi yapılandıran, bilgiye giden yolda rehber olan bir öğretmen modeli, yapılandırmacı eğitim anlayışının temel yaklaşımı olmuştur.
Öğrenenin merkeze alındığı bir eğitim anlayışında eğitime bakış açısı değiştiği için eğitimin de yeniden tanımlanması ihtiyacı doğmuştur. Öğrencilerde istendik davranış kazandırma veya davranış değiştirme süreci olarak tanımlanan eğitim tanımının; “Öğrencide istek ve merak uyandırarak onlarda istendik davranış kazandırma süreci olarak değiştirilmesi” ihtiyacı doğmuştur. Bu tanımdan görüleceği üzere öğrenmenin merkezine öğrenen (öğrenci) koyulmuştur. Öğrencilerde istek ve merak uyandırılması sürecinin gerçekleşebilmesinde en önemli lokomotif güç yine öğretmendir. Öğretmenin, öğrencilerde istek ve merak uyandırması için öğretmenin derse ilişkin tüm süreçleri doğru şekilde yapılandırması gerekmektedir. Ancak 2005 yılından itibaren bakıldığı zaman öğretmenlerin, müfredatların, öğretim programlarının, ders kitaplarının, ihtiyaç duyulan ders materyallerinin, gerekli fiziki ortamların öğrenciyi merkeze alarak güncelleştirilmediği, ihtiyaçların gerektiği ölçüde karşılanamadığı görülmektedir. Buna karşın bahsedilen değişimin akademik dünyadaki yansımaları daha güçlü görünmektedir. Bu alanla ilgili yayınlanan, lisansüstü çalışmalar, makaleler, kitaplar, bildiriler ve projelerin arttığı görülmektedir.
Bu çalışma; genel olarak, eğitim öğretimin birçok aşamasında bu konuya dair eğitimcilere, yetkililere, araştırmacılara ışık tutabilmek amacıyla hazırlanmıştır. Eğitim öğretimin merkezine öğrenenin (öğrencinin) alınması şüphesiz günümüz çocuklarının lehinedir. Okul ve sınıf ortamını seven, derse karşı ilgili, meraklı, olumlu tutumlar geliştirmiş öğrencilerin olması, eğitimin genel hedefleri ile birebir örtüşmektedir. Ders sıralarında sıkılan, uyuyan, ilgisiz, derse girmek istemeyen öğrenciler yerine okula büyük bir istekle, merakla gelen, öğretmenine, derse, eğitim ortamına karşı olumlu tutumlar geliştirmiş öğrencilerin olması toplumun tüm fertleri tarafından desteklenecek bir yaklaşımdır.
Bu yaklaşımın hayat bulmasında bilimsel çalışmaların, yayınların büyük bir önemi vardır. Kuram ile uygulama birbirinden bağımsız düşünülemez. Doğru kuramlar, doğru uygulamaların oluşmasını sağlar.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bir ülkenin yükselmesi de, alçalması da eğitiminin milli, olup olmaması ile ilgilidir” diyerek eğitime ve eğitimin milli olmasının önemine yapmış olduğu vurguda olduğu gibi bugünün eğitiminde en önemli unsurlardan birisi eğitime bakış, yaklaşım biçimidir.
Bu çalışmanın da ana amacı uygulama alanına, doğru kuramlar ile örnek olabilmek ve eğitim öğretimin hedeflerine daha kısa, kalıcı ve verimli olabilecek ürünler ortaya koyabilmektedir.
Ülkemizin bu amaca ulaşmasında küçük de olsa bir katkı sunabilmek amacıyla ortaya koyduğumuz bu çalışmada bizimle birlikte olan tüm yazarlarımıza sonsuz teşekkür eder, Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere tüm yetkili organların kitabımızdan faydalanmalarını ümit ederiz.
Editör: Dr. Özkan APAYDIN